15/02 Ada’da Feng Shui Hafta Sonu
Allahıma şükürler olsun. Her güzel gün için şükrediyorum. Ama bu hafta sonu öyle böyle değil, bir başka güzeldi.
Bu sene Çin yılbaşısı 16 Şubat akşamı kutlandı. Biz de bunun için uzun süredir hayalini kurduğumuz bir etkinliği gerçekleştirdik. Çin yeni yılını Büyükada’da kutladık.
Herkes programa bayıldı ama gelmemek için sebepleri o kadar çoktu ki. Biz küçük ve çok keyifli bir grup olduk sonunda. Geri dönüp baktığımızda diyorum ki, amma da şanslı bir grupmuşuz. Büyüleyici bir haftasonuna hep birlikte tanık olduk.
Biz organizatörler, ben ve Meltem Özertem, eşlerimizi de alıp Cuma gününden kendimizi adaya attık. Beşiktaş’tan bindiğimiz Mavi Marmara neredeyse boştu gibi. Hava kapalı, minik minik yağıyor ve bayağı da soğuktu. Bazılarının adaya niye gelmek istemedikleri belli. Yolda sıcacık tarçınlı bir sahlep içimi ısıttı.
Adaya vardığımızda geride bıraktığımız şehrin karmaşasından ve hızından daha kendimizi kurtaramamıştık. İçimde hala anlamsız bir acele vardı. Bizi motordan karşıladılar ve otelimize doğru yürüdük.
Otelimiz annemin bütün pinpon arkadaşlarının yazlarını geçirdiği meşhur Splendid Oteli. Ama yıllar geçmiş ve köprünün altından çok sular akmıştı. Huzur evi kıvamında Splendid Oteli renove olmuş, pırıl pırıl, güzel bir prenses gibi önümüzde yükseliyordu.
Kapıdan girince adeta bir zaman yolculuğuna çıktık. Her yer renove olmuş ama tarih duvarlara sinmiş gibi. O caaanım, güzelim eski eşyalar ilk günkü gibi yerlerinde duruyordu. Üzerinde Jim Thompson ipek yastıklar, birbirinden güzel biblolar ve mimoza dolu vazolarla bizleri karşıladı. Belli ki burada ne güzel günler yaşanmıştı.
Splendid Otel İstanbul’un tarihi otellerinden biri. Bu sene tam 110.cu senesini kutluyor. 1908’de hizmete açıldığından beri hep aynı ailede kalmış. Şu an oteli 6. nesil yönetiyor. Çok da iyi yönetiyor. Odalar rüya gibi. Her ince detaya ailenin güngörmüş elleri değmiş. Her şey çok zarif, çok yerli yerinde. Otelin tarihini okumak isterseniz buraya tıklayın.
Akşam, kayın validem ve kuzenimizi de alıp sahilde Milto’ya balık yemeye gittik. Nefis mezelerle dolu sofrada resmen kaçamak yapmış çocuklar gibi şendik.
Ertesi gün kahvaltıya indiğimizde nefis bir kahvaltı büfesi bizi bekliyordu. Kaymağından reçeline, bin bir çeşit zeytininden peynirine gerçekten çok zengin bir büfe hazırlanmış. Çay bardakları da oteldeki her şey gibi çok zarifti. Bu hafta yemeyeceğim, içmeyeceğim, aynılarını bulabilmek için sokaklara döküleceğim. Midemizi çok doldurmak istemedik, çünkü öğlen adanın arkasında bir lokantaya gideceğiz.
Yavaş yavaş misafirlerimiz gelmeye başladı. Herkes şehirden kaçmaktan memnun, otelin güzelliğinden şaşkın, keyif yapmaya hazır. Sportmenler toplanıp adanın güzel sokaklarından adanın turunu yapmaya başladık. Allahım o ne güzel köşkler, o ne güzel evler, bahçeler. Bzim çocukluğumuz adada geçti. Gerçi ben Burgazada’lıyım ama Büyükada’dan çok arkadaşım vardı. Çok gelirdim. Onun için her köşesini bilirim. Eşim zaten Büyükadalı. Eski doğduğu eve bakıyor ve nostalji oluyor. Mis gibi çam kokularının arasından tırmanmaya başladık. Her yerde mimozalar açmış, öyle güzel kokuyorlar ki. Yürüyüşümüz epey uzun sürdü ve sonunda Viranbağ’da Herman’ın Lokantasına vardık.
Burası tam deniz üstünde yaz/kış açık bir yer. Yazın plajı da var. Açık havadan mıdır, uzun yürüyüşten midir ya da Herman’ın bizzat kendi elleriyle pişirdiklerinin lezzetinden midir, yumulduk yemeklere. Hiçbirşey bizi durduramıyor. Uzun süredir bu kadar enfes yemekler yememiştim. Herşey özel bir lezzetle ve küçük bir twist ile hazırlanmış. Sempatik garsonumuza salatanın sosuna ne koydunuz, çok nefis diye soruyoruz. O bizim özel sosumuz diye cevaplıyor, söylemiyor sırlarını.
Meltem’le benim otele dönmemiz lazım. Çünkü Çin TV’sine röportaj vereceğiz, hem de akşamüstü sunumumuza hazırlanmamız lazım. Biz o güzel ev baklavalarını, sıcak kahve, çayları bizimkilere bırakıp faytonla otelin yolunu tutuyoruz.
Otelde her şey hazırlanmış, bizi bekliyor. Otelin müdürü Suzan Sahan benim ilkokuldan arkadaşım. Kendisi Avusturyalı’dır ve o disiplinle her şeyi mükemmel hazırlamış bile. Onun yüzünden Avusturya Lisesi’ne gittiğimi belirtmeliyim. Çünkü çocuk gözümle Avusturyalıları çok beğenmiş, saygı duymuştum.
Meltem’le sahne kılıklarımızı giyindik, süslendik. CGTN televizyonu otelin en güzel yerine yerleşmiş, bizi bekliyordu. CGTN, Çin’in TRT’si gibi. Türkiye muhabiri Mihal Bardavit, çok yönlü müthiş bir insan. Kendisi muhabirlik yapıyor, ama aslında psikolog. Muazzam bir dans terapisti ve çocuklarla çalışıyor. Suriyeli çocuklar için yapmış olduğu I AM CHILD projesi hakikaten takdire şayandı. Instagramda o isimde bir hesabı var. Bakın mutlaka. Bize nasıl Feng Shui’ye başladığımızı, Türkiye’de Feng Shui’nin nasıl karşılandığını ve Çin yeni yılı ile ilgili neler yaptığımızı sordu. Çok keyifli bir sohbet oldu. Yayına girdiğinde Çin’deki dostlarımızla paylaşacağız.
Röportajın hemen arkasından otelin en sevdiğimiz avlusunda sunuma geçtik. Bu avlu 5-6 kat yüksekliğinde tüm odaların içine doğru açıldığı çok güzel atmosferi olan bir yer. Umarım kızlarımdan biri burada evlenir. Misafirler keyifle oturmuş sıcak şaraplarını yudumlarken bizi ve 2018 köpek senesinin onlara neler getireceğini dinlediler. 2018 senesi ile ilgili detayları merak ediyorsanız bu linke tıklayarak detayları öğrenebilirsiniz.
Çıkışta misafirlerimizle birlikte terasa çıkarak dilek fenerlerimizi uçurmak istedik. Ancak hava bayağı rüzgarlıydı. İzin vermedi.
Biz de bunun üzerine yemek salonuna geçtik. Yemek salonu otelin her yeri gibi öylesine zarif ve güzel dekore edilmiş ki, adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyorsunuz. Kapıda Atatürk’ün kızıyla dans ettiği fotoğraf var. Tam da bu salonda dans etmiş. Keşke zamanı geri döndürebilsek. Bu düşüncelere dalmışken birden müzik başladı. Çok zarif genç müzisyenler nefis caz parçaları ile bizi mest ettiler. Ama sadece cazla kalmadı. Ajda şarkıları ile geceye devam ettik. Hem de hep bir ağızdan. Hayat bayram olsa’dan tut da seveceğim, gezeceğim, görürsün sana neler edeceğim’lere kadar. Bir ara müzisyenler içeri gitti. Ve aramızdan Mukaddes Hanım sahneye çıktı. Aman yarabbim, aramızda ne cevherler varmış da haberimiz yokmuş. O güzelim sesiyle, hem de hiç enstrümansız birkaç şarkı söyledi ki ağzımız bir karış açık dinledik. Yaşayın Mukaddes Hanım. Bence önünüzde çok açık bir yol var. Allah bazen böyle bir hediye veriyor kimilerine.
Sabah herkese erkenden hazır olsunlar dedim. Çünkü erkenden koşuya çıkacağız. Gel, gör ki 8:00’de aşağı indiğimde eşim Mehmet ve benden başka kimse yoktu. İn cin top oynuyordu. Biz kocacımla baş başa çıktık koşuya. Güneş yeni doğuyordu ve bugün gerçekten tam ısmarladığım gibi kocaman bir güneş çıkmıştı. Hava masmaviydi. Yine çam kokuları ve kuş cıvıltıları arasında turumuzu yapmaya başladık. Ara ara atların xxx kokuları da geliyordu. Eşim de ben de adalı olduğumuzdan bu kokular bize parfüm gibi gelir. Çok severiz. Koşumuzu bitirdik. Otele döndük. Duşumuzu aldık. Bu arada ince bir detaya dikkatinizi çekerim. Odadaki şampuan ve duş jelleri çok sevdiğim Kuzguncuk’taki Homemade Aromaterapi markasının mimoza kokulu ürünleri. E bu kadar olur yani.
Haydi, haydi, kahvaltı çabuk bitsin. Qi Gong başlayacak. Bugün Qi Gong’u bize çok özel dostumuz üstad Stefan Rippel yaptırıyor. Stefan Burgazadalı. Ricamı kırmadı ve bizlere Qi Gong yaptırmaya geldi. Stefan Rippel, Healing Your Spine, Omurganızı İyileştirin, kitabının yazarı, bir bioenerji uzmanı, manuel terapist. Diyebilirim ki bizim ailenin ağrı uzmanı. Kime birşey olursa ben Stefan’a yollarım ve Stefan onları kısa sürede iyi eder. Çok değerli bir uzmandır. Gerçekten çok şanslıyız. Qi Gong’u otelin kapalı bir salonunda yapıyoruz. Yerler parke, üzerinde kocaman elişi bir halı. Kocaman camlar ağaçlara bakıyor. Tavan 4-5 metre ve hayatımda gördüğüm en güzel camekanlı dolap ve içinde nefis biblolar. İşte böyle bir oda. Stefan bize hem anlattı, hem öğretti, hem hep beraber hareketleri yaptık. Qi Gong dışımızda dolaşan enerjiyi, içimizdeki enerji ile bütünlemek, bir yapmak için. Sağlık, denge ve huzur için hepimizin her gün yapması gerekli hareketleri öğrendik. Binlerce teşekkür Stefan.
Çıkışta güneşte bir kahve ve arkasından birebir Çin astroloji seanslarımız başlıyor. Meltem ve ben bütün katılımcıları paylaşarak yarımşar saat aralarla hepsinin astroloji tablolarına baktık. Benim baktıklarımın hepsi çok iyi şanstaydı. Çok memnun oldum doğrusu.
Öğle yemeğinin ardından bu güzel otele ve büyülü hafta sonuna veda etme zamanı geldi. Havalar biraz daha ısınınca tekrar gelmek üzere sözleştik ve bizi bekleyen İstanbul’a doğru yola çıktık.
Yanı başımızda olan bu güzellikler için şükrediyor ve dua ediyoruz. Bir sonraki etkinlikte hep beraber olmayı diliyoruz. 2018 Köpek senesi hepimize güzellikler, mutluluklar getirsin. Hev hev.